Sosyal Medya Üzerinden Hakaret Suçu, Son günlerin yoğun biçimde tartışılan konusu sosyal medya üzerinden bireysel hakaret durumunun güncel işleyişi, hakaretin görünüş biçimleri ve sosyal medya platformlarının geliştirdiği iç dinamiklerin kontrol mekanizması işbu özet çalışma ile incelenecektir.
Günümüzün en büyük trendlerinden biri olan sosyal medya üzerinden kişiler etkileşim adı altında birbirlerinin fotoğrafları ve yazdıkları hakkında yorumlarda bulunabilmekte ve kimi zamanda bu yorumlar eleştirilere ve eleştiriler de sınırları aşıp Türk Ceza Kanunu kapsamında düzenlenen hakaret suçuna konu olabilmektedir. Ayrıca bunun sosyal medya üzerinden işlenmesi durumunda suç ikinci fıkrada belirtilen Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi durumu olup suçun ilk fıkrada belirtilen basit hali ile cezalandırılır. Ancak sosyal medya üzerinden hakaretin aleni hakaret kapsamında değerlendirildiği düşünüldüğünde 125. Maddenin 4. Fıkrası uyarınca verilecek ceza altıda biri oranında artırılacağından bu da sosyal medya üzerinden işlenen hakaretin ağırlaştırıcı bir neden olması anlamına gelecektir.
Sosyal Medya Üzerinden Hakaret Suçu Türk Dil Kurumu Hakaret kavramını “onur kırma, onura dokunma ve küçültücü söz veya davranış” şeklinde açıklamıştır. Hakaret suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (“TCK”) Özel Hükümler başlıklı ikinci kitabının Kişilere Karşı Suçlar başlıklı ikinci kısmının Şerefe Karşı Suçlar başlıklı sekizinci bölümünde yer alan 125. Maddede düzenlenmiştir.
Kural olarak her norm bir hukuksal yararı korur. Hukuksal yarar, suçla ihlal edilen hukuki varlık ya da menfaattir. Sosyal düzeninin korunmasını amaçlayan bu hukuki yararlar, soyut nitelikte yani manevi ve metafizik bir kimliğe sahiptir[1] Bu bağlamda korunan hukuki yarar kişinin manevi varlığı, kişinin onur ve haysiyetidir. Onur ve haysiyet, kişiye toplum tarafından verilen değerlerin toplamıdır. Yani onur, bireyin içinde yaşadığı ortamda sahip bulunduğu değerleri oluşturan moral (dürüstlük, samimiyet gibi), entelektüel (eğitim, zeka, gibi), fizik (sağlık, görünüş gibi) ve diğer niteliklerin tümüdür.
Yukarıda tanımını yaptığımız üzere hakaretin tanımı geniş anlamlara gelebilmektedir.
– Daha önce işlediği bir hırsızlık suçundan sabıkalı olan kişiye “sen hırsızsın demek” hakaret suçudur.
– Sövme fiilinin kinaye (dolaylı anlatım), atasözü ve deyimler gibi söz oyunları veya üstü kapalı anlatımlarla işlenmesi de mümkündür. Bu tür ifadeler objektif olarak bir başka ifadeyle sade bir anlatım sırasında hakaret niteliğinde olmamakla beraber, fail sözcük ve cümledeki vurgulama şekli, olayın meydana geldiği atmosfer ve sair somut olaya ilişkin özellikler, işlenen fiili hakaret olarak nitelendirmemize yetebilecektir.
– Aşağılama hareketi şayet bir kimsenin uygunsuz fotoğraflarını yayınlamak ve Youtube’da paylaşmak şeklinde gerçekleştiyse hem hakaret hem de ‘özel hayatın gizliliğini ihlal’ suçu oluşacaktır ve fikri içtima kuralları uygulanacaktır.
Sosyal medya, milenyumla birlikte hayatımıza giren, gelişmekte olan ve gelişmiş ülkelerdeki nüfusların hemen hepsi tarafından çok kolay bir şekilde kabullenilmiş bir mecradır.
Ülkemizdeki sosyal medya kullanımı ile ilgili araştırmalara yer vermek gerekirse:
Wearesocial ve Hootsuit tarafından “Digital 2019 in Turkey” ismiyle her yıl hazırlanan internet ve sosyal medya istatistiklerine göre:
82,4 milyon nüfusa sahip ülkemizde;
– Nüfusun %72’sini oluşturan 59.36 milyon İnternet kullanıcısı
– Nüfusun %63’ünü oluşturan 52 milyon aktif sosyal medya kullanıcısı
– Nüfusun %53’ünü oluşturan 44 milyon aktif mobil sosyal medya kullanıcısı var.
Ülkemizde bireysel hakaretlere ilişkin birçok yargılamanın söz konusu olduğu bilinse de Adalet Bakanlığı tarafından yayınlanan Adalet İstatistiklerine göre, en büyük rakamlar TCK 299’da düzenlenen Cumhurbaşkanına Hakaret suçunda; Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçilen 2018 yılında ise bu suça ilişkin rekor kırıldı. 2017’de 20 bin 539 olan soruşturma sayısı 2018’de yüzde 30 artarak 26 bin 115’e çıktı. 168’i çocuk, toplam 5 bin 223 kişi yargılandı.
FAİLİN TESPİT SORUNU
Öncelikle belirtmek gerekir ki sosyal medyada yapılan hakaret suçunda fail içeriği oluşturan kişidir. Sosyal medya hizmet sağlayıcısının sorumlu olmayacağı kullanım koşullarında belirlenmiştir. İnternette kişiler kendi adlarına web sayfaları açabilmekte, e –mail adresleri alabilmektedirler. Bu web sayfası veya e-mail adresi alınırken sahte kimlik kullanılabilmektedir. Böyle bir imkanın olması, internet aracılığıyla işlenen suçlarda gerçek suçluyu bulmayı zorlaştırmakta hatta imkansızlaştırmaktadır
Sosyal medya platformlarındaki kullanıcıların gerçek kimlik bilgilerini verme zorunluluğu bulunmamaktadır. Böyle durumlarda kullanıcıların IP numarasına ulaşılarak kimlikleri tespit edilebilir. Mahkemeler hakaret eyleminin gerçekleştirildiği internet sahibinden söz konusu IP’yi talep ederler. Bu site Türkiye sınırları içinde kurulmuş veya Türkiye de temsilciliği olan bir kuruluş ise bilgilerin temini kolayca yapılabilir. Ancak Türkiye sınırları dışında kurulmuş yabancı bir internet sitesi ise, bu başvurunun cevaplanması uzun zaman alabilir hatta hiç mümkün olmayabilir. IP numarasının tespiti ile de sorun çözülmemektedir. Ayrıca saptanan IP numarasındaki bilgisayarın faile ait olduğunun da kesin olarak tespiti gerekecektir. (Örneğin bir halk kütüphanesinin veya okul kampüsünün bilgisayarıdır, kullananı tesbit etmek zordur). IP konuyla ilgisiz bir kişiye aittir. Onun adresin kullanımında kusuru vardır ama kastı yoktur (Örneğin kablosuz internet bağlantısına şifre koymayan amatör bir kullanıcının bilgisayarı kullanılmıştır vs.) Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2005/21445 sayılı bir kararında “sanığın kendisine zayıf not veren öğretim görevlisi, mağdur ile birkaç kişiye gönderdiği e-posta iletisiyle mağdura sövmekten ibaret eyleminde; Sözü edilen iletiyi internet servis sağlayıcısından gönderen bilgisayarın IP numarasının sorulması, bu yolla bilgisayarın kime ait olduğunun saptanması sonucuna göre; İnternet kafe gibi umuma açık yerlerde bulunan bir bilgisayardan ileti gönderilmiş ise sanığın beraatine; Sanığın evi ya da işyerinde bulunan kişisel bilgisayarından gönderilmiş ise mahkûmiyetine; Olayla ilgisi bulunmayan bir üçüncü kişinin kişisel bilgisayarından gönderilmiş ise, bu şahsın tanık olarak dinlenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekir” demektedir. Dolayısıyla bu tarz olaylarda ikrar çok önemlidir. Failin IP adresi tespitinden sonra “evet ben yaptım ama sorun bir neden yaptım” veya “az bile söyledim” gibi ikrar içeren cümlelerin varlığı halinde TCK 125’deki cezayı kaldıran hallerin koşulları da incelenmek kaydıyla mahkumiyet kararı verilmektedir.
Hakaret eden hesabın anonim hesap olması bir başka deyişle nickname veya lakap kullanması durumunda hakaret eden kişiyi tespit hususu daha da zorlaşmaktadır. Zira Sosyal Medya Hizmet Sağlayıcısının kendi kullanım politikası ve hakaret kötü söz durumunda işlettiği iç denetim mekanizmasının bulunması ve gecikmesi durumunda telafisi zor büyük suçlar meydana gelmedikçe bilgi paylaşımına kişisel veri güvenliği açısından olumsuz yaklaşması ve son olarak ülkesinde hakaret eyleminin suç olmaması da bu bağlamda Sosyal Medya Hizmet Sağlayıcısının kişilerin IP adreslerini talep eden yerel mahkemelerle paylaşmamasına neden olmaktadır. Sosyal Medya Hizmet Sağlayıcısının yerel mahkemelerle IP paylaşması genelde terör suçlarında söz konusu olabilmektedir. Örneğin Twitter bu tarz hukuki bildirimlerle gelen talepleri ancak derhal karar gerektiren hayati tehditler, çocuk cinsel istismarı ve terörizm gibi suçlarda cevaplamaktadır. Kendilerinin bu bağlamda sitelerinde yaptığı açıklama şu şekildedir:
“Kolluk kuvvetleri çoğunlukla cezai soruşturmalarla bağlantılı hesap bilgisi taleplerinde bulunur. Twitter kolluk kuvvetlerinden de acil durum ifşa talepleri alır. İyi niyetli olarak, bir kişinin ölümü veya ciddi olarak fiziksel yaralanması ile ilgili bir tehlikeyi içeren acil durumun var olduğuna inanmamızı sağlayan bilgi almamız durumunda, bu tehlikeyi önlemek için elimizdeki bilgilerin tümünü sunabiliriz. Hesap bilgileriyle ilgili sivil talepler, genellikle devam etmekte olan bir boşanma davası veya ticari ihtilaf gibi cezai olmayan / sivil hukuki işlemlerle bağlantılı olarak avukatlar tarafından gönderilir.” [14]
Aynı şekilde Facebook’un kolluk kuvvetleri ile hangi şartlarda ortaklaşa çalıştığına ilişkin duruma bakıldığında: Bir çocuğa zarar gelmesi olasılığı veya herhangi bir kişinin ölüm riski ya da ciddi fiziksel yaralanması ile ilgili ve gecikme olmaksızın bilgilerin açıklanmasını gerektiren bir durumda, kolluk kuvvetleri yetkilileri Kolluk Kuvvetleri Çevrimiçi Talepler Sistemi’nden Facebook’a talep gönderebilir. Kolluk kuvvetleri yetkilisi olmayan kişiler tarafından gönderilen talepler Facebook tarafından incelenmeyeceği veya bu taleplere yanıt verilmeyeceği belirtilmiş olup acil bir durumla karşılaşan kullanıcılar derhal ve doğrudan yerel kolluk kuvvetlerine başvurmalısı önerilmiştir.
Sosyal Medya Üzerinden Hakaret Suçu Hizmet Sağlayıcıları önlerine gelen hakaret içerikli paylaşımların bulunduğu vakalarda kendi oluşturdukları politikaları uygulamaktadırlar. Yine bir diğer sosyal medya hizmet sağlayıcısı olan Instagram hakaret vakalarıyla ile ilgili politikasında Toplulukta olumlu ve çeşitlilik açısından zengin olması istenmektedir. İnandırıcı tehditler veya nefret söylemi barındıran içerikleri, aşağılama veya küçük düşürme amacıyla özel bireyleri hedef alan içerikleri, birine şantaj yapma veya taciz etme amaçlı kişisel bilgileri ve tekrar tekrar gönderilen istenmeyen mesajları kaldırmakta olup mesleği veya yapmayı tercih ettiği aktiviteler nedeniyle haberlere konu olan veya kamuda büyük bir hedef kitlesi bulunan kişiler hakkında ise genellikle daha fazla konuşulmasına izin verilmektedir.
Bu bağlamda hakaret vakasındaki mağdurun milyonlarca ve hatta milyarlarca kullanıcı olan bu sistemlerin kendi öz denetim mekanizmalarından faydalanarak en azından hakaret eden kişinin söz konusu profiline kullanımı engelleterek bu tarz saldırıların tekrarlanması önüne geçmesi gündeme gelecektir. Ancak söylenen küçük düşürücü sözler açısından Türk Hukuku anlamında cezai süreci başlatma durumu anonim hesaplar bakımından ikrar hali söz konusu olmadıkça pek de mümkün olamayacaktır.
Sosyal Medya Üzerinden Hakaret Suçu Yapılan düzenleme öncesi durumu kısaca ele aldığımız bu çalışmada; Twitter Facebook ve Instagram gibi en büyük sosyal medya uygulamalarının merkezlerinin yabancı ülkelerde olması ve Türkiye’de herhangi bir temsilciliklerinin bulunmaması ile menşe ülkede hakaret eylemenin suç teşkil etmemesi ve kişilerin IP adreslerinin devletler ile çok acil durumlar dışında paylaşılmaması şeklinde geliştirdikleri politikalar nedeniyle kullanıcıların IP adreslerinin verilmemesi sonucu kişilerin bu bağlamda hakaret eden kişiyi saptayıp Türkiye’de hukuki süreci başlatmaları imkansız hale gelebilmektedir. Yeni düzenlemede bu platformların Türkiye’de temsilcilik açma zorunluluğunun getirilmesi de bu nedenle amaçlanmıştır. Ancak burada da hemen belirtmek gerekir ki söz konusu verilerin güvenle saklanıp saklanmadığı ve ifade özgürlüğü gibi Anayasa ile güvence altına alınmış bir hakkın da bu bağlamda yeni düzenleme ile suiistimal edilerek sınırlandırılma tehlikesi yaşanan en büyük hukuki sorunların da kaynağını oluşturmaktadır. Güncel olarak hakaretlere karşı söz konusu platformların yüz milyonlarca kişi tarafından kullanılması nedeniyle topluluk kuralları adı altında olan kurallara aykırı davranışların gösterilmesi nedeniyle bu platformların kendi öz denetim sistemi ile hakaret eden içerik sahiplerinin hesapların şikayet edilerek kapatılması yoluna gidilmesi de hala geçerli bir seçenektir. Kanımızca işbu sosyal medya platformları yapılan hakaretlere karşı söz konusu sistemlerini daha aktif bir şekilde işletebilirlerse kullanıcıların hepsinin de bu bağlamda yaşanan hakaretlere karşı elleri güçlenmiş olacaktır. CBA Hukuk olarak yanınızdayız.